25/12/2024

Erdoğan’ı umutlandıran gelişmelerin müsebbibi kim?

Gazeteci Deniz Zeyrek 24.12.2024 tarihli yazısında “Erdoğan’ı Umutlandıran Gelişmeler” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Zeyrek, yazısında Gelecek Partisi milletvekillerinin Ak Parti’ye katılabileceğini, Saadet Partisi yönetiminin de Ak Parti’ye geçmeye sıcak baktığını, İyi Parti ve DEVA Partisi’nden de Ak Parti’ye geçiş olması durumunda Meclis’te oluşacak 360 oy ihtimalinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olmada Tayyip Bey’i umutlandırdığını ifade etti. Zeyrek bu tablonun sorumlusu olarak CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu işaret ederek “Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedeceğini bile bile adaylıkta ısrar etmekle kalmadı, kendisini aday gösteren partilere haybeden 39 koltuk dağıttı” ifadelerini kullandı.
Benim üzerinde durmak istediğim husus bir süredir çeşitli mecralarda dile getirilen “Haybeden dağıtılan (!) milletvekilliği koltukları”, yani bu bakış açısı.
2023 yılı genel seçim öncesinde Millet İttifakı adıyla CHP, SAADET, DEVA, GELECEK, İYİ Parti, DP ile kurulan ve 6’lı Masa olarak anılan bir ittifak yapıldı. Bu ittifak çerçevesinde Saadet, DEVA ve Gelecek Partilerine milletvekilliği verildi. Seçimleri Cumhur İttifakı kazanınca 6’lı masa dağıldı.
CHP’nin o günkü lideri Kılıçdaroğlu’nun bu partilere milletvekilliği vermesinin sebebi muhafazakâr kesimin oylarını almaktı. Helalleşme çağrısıyla birlikte böyle bir yol izlendi. Doğru veya yanlış, o gün yapılan bu tercihin seçimler kaybedilince haybeden dağıtılan koltuklar olarak anılması seçilmiş vekillerin dışında partililere ve seçmene haksızlık. Genel seçimde CHP’nin tüm yükü yüklenmiş ve ittifak yaptığı partilere menfaat sağlamış konumunda değerlendirilmesi de haksızlıktır.
Genel seçimlerde aktif çalışmalarda bulunan biri olarak, sahada her türlü tepkiyi göze alarak canla başla çalışan muhafazakâr partili ve seçmenin emeğinin yok sayılmasını anlayabilmiş değilim. Bu üstenci bakışı kabul etmiyorum. İktidarı kutuplaştırmakla suçlayıp kutuplaşmaya yol açacak söylemlerde ve davranışlarda bulunulması da işin başka boyutu.
Millet olarak arızalı yönlerimizden biridir bu: İster ebeveyn olsun ister işveren ister siyasetçi; birilerine olanak sağlıyor, yolunu açıyorsak kendimizi sahip gibi görüyoruz.
Genel seçim sadece matematiksel olarak kaybedilmiş bir seçim değildir. Seçim sonrası ortaya çıkan Kemal Bey’in 6’lı Masa liderlerinden habersiz pazarlığı, Türkiye’nin geleceğini belirleyecek bir masanın B planının olmayışı vs. sebepler ittifaka inanan seçmeni de kaybetmiştir.
Deniz Zeyrek diyor ki, “Kim ne derse desin, Erdoğan pragmatist, haliyle de başarılı bir siyasetçi. Stratejik hamleler yapmayı iyi biliyor. Ancak aynı zamanda çok şanslı… Kılıçroğlu’nun yeniden Genel Başkan olabilmek için CHP’nin içini karıştırma çabalarını ve Erdoğan’ın bu tür gelişmeleri fırsata çevirerek en büyük rakibi CHP’yi dörde bölme girişimlerini de unutmayın lütfen”
Evet, Erdoğan başarılı bir siyasetçi. Başarısı sadece iyi konuşması veya kitleleri etkileyen bir hatip olması veya dinî söylemlerde bulunmasına bağlı değil. Parti içindeki teşkilatlanmaya verdiği önem ve disiplinle de ilgili. Bu işler sadece tribünlere oynamakla olmuyor. CHP gerek iç tartışmalarla gerek medyaya yansıyan kavgalarla kendini başarıya taşıyacak dinamiklerin uzağında. Kemik seçmeni dışında bu durum istikrasızlıktır, güvensizliktir. Ayrıca CHP’nin iç karışıklık hususunda kimseye ihtiyaçları olduğunu zannetmiyorum.

Bununla birlikte Deniz Bey, “Bir kaynağım, Saadet Partisi’nin yeni yönetiminin de AK Parti’ye geçme konusuna sıcak baktığını iddia ediyor.” Sözlerini Saadet Partili üst düzey bir yetkiliye sordum, “Böyle bir şey kesinlikle yok, sıcak bakılmayı kenara koyun, konuşulmuyor bile” cevabını verdi.